İkinci dünya savaşı sonrasında Avrupa da ortaya çıkan yıkım her ülke içerisinde tüm alanlarda büyük hasarlar bıraktı. Ortaya çıkan bu yıkım Avrupa ülkeleri arasında barışın sağlanması gerektiğini gösterdi. Aynı zamanda dünyada başlayan küreselleşme hareketleri Avrupa’da ortaya çıkabilecek muhtemel birliğin oluşmasına zemin hazırladı. Önceki dönemlerde J. J. Rousseau, İmmanuel Kant, Rus Çarı, I. Aleksandır, Napolyon ve Victor Hugo gibi bazı fikir adamları ve krallar temelde Avrupa birliğinin kurulması gerektiği üzerine bazı fikirler üretmiş ve bazı aksiyonlarda bulunmuştur. Birliği oluşturulmasına olumlu yaklaşımlar olduğu gibi bazı olumsuz yaklaşımlarda söz konusu olmuştur. Bu olumsuz yaklaşımların en başında Alman Filozof Herder olmuştur. Yine aynı zamanda Alman Devlet Adamı Bismarck da Avrupa da kurulabilecek birlik fikrine karşı çıkmıştır. Ayrıca Nietzshe ise, Avrupa’yı Asya’nın küçük bir yarımadası olduğunu savunmuş ve Avrupa’yı alaya alarak ortaya farklı bir bakış açısı koymuştur.
Avrupa devletlerin bir araya gelerek birlik oluşturması fikrinin temel amaçları arasında Avrupa’da barışın sağlanabilmesini sağlamak, ülkelerin olumsuz yönde etkilendiği ekonomilerini toparlayabilmek ve ilerleyen dönemlerde Avrupa da siyasi birliğin sağlaması temellerini atmak olarak belirtilmektedir. Başta Fransa ve Almanya olmak üzere Belçika, Hollanda, İtalya, ve Lüksemburg olmak üzere 6 ülke tarafından 1951 yılında imzalanan ve 25 Temmuz 1952’de yürürlüğe giren Paris Antlaşması’yla Avrupa Kömür Çelik Teşkilatı (AKÇT) kuruldu. Bu birliğin kurulma amaçları arasında dönemin en önemli ham maddeleri olan kömür ve çeliğin kayıt altına alabilmek, ülkelerin ekonomik kalkınmalarını sağlamak ve ülkeler arasında ki gümrük birliğini sağlamak yer almaktadır. Bunun gibi birçok nedenden bahsedilebilir. Hızla gelişen sanayi gün geçtikçe ham madde olarak petrole ihtiyaç duydu. Ülkelerin kalkınmak için petrole ihtiyaç duyması birliğin sosyal, siyasi ve ekonomik tarzda değişimler göstererek yeni oluşumların ortaya çıkmasını sağladı. Böylece Avrupa da enerji ihtiyacını kontrol altına alabilmek adına Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) kuruldu. Aynı zamanda 25 Mart 1957 yılında imzalanan Roma Anlaşması ile de Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) kuruldu. Avrupa Ekonomik Topluluğu gün geçtikçe gelişim sağladı ve kuruluşunun ardından her zaman birçok alanda değişim süreçleri yaşadı.

8 Nisan 1965 tarihinde imzalanan Brüksel Antlaşması Avrupa Kömür Çelik Teşkilatı, Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu ve Avrupa Ekonomik Topluluğu’nu bir araya getirmiştir. Böylece Avrupa da ki bu üç topluluk Avrupa Topluluğu adını almıştır. Aynı zamanda topluluk içerisine ekonomik ve hukuki birimlerin de oluşturulmasını öngörmüştür.
Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ve Doğu Bloku yıkılmasının ardından Avrupa da bağımsızlığını kazanan yeni devletler ortaya çıktı. Avrupa da tam bir bütünleşme ve gelişim sağlamayı hedefleyen Avrupa Topluluğu üye devletleri başta olmak üzere İngiltere, İspanya, Portekiz, Yunanistan, Danimarka ve İrlanda Maastricht Antlaşmasını 1992 tarihinde imzalamıştır. 1993 tarihinde yürürlüğe giren antlaşma resmi anlamda Avrupa Birliği antlaşması olarak bilinmektedir. Bu antlaşma ile birlikte Avrupa Topluluğu adını Avrupa Birliği olarak değişmiştir. Maastricht Antlaşması ile topluluk üç temel ilke benimsemiştir. Bu üç temel ilke aynı zamanda üç sütun veya üç ayak politikası olarak da bilinmektedir.
Bu üç temel ilke; Ekonomik ve Parasal Birlik, Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası ve Adalet ve İçişlerinde İşbirliği olarak bilinmektedir. Kuruluşunun ardından çeşitli antlaşma ve zirveler sonrasında yeni üyelerinin katılımıyla günümüzde 27 ülkeden oluşan bir Birlik olmuştur. Günümüzde Avrupa Birliği üye ülkeleri Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İngiltere, İrlanda, Danimarka, Yunanistan, İspanya, Portekiz, Avusturya, Finlandiya, İsveç, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Slovenya, Slovakya, Estonya, Letonya, Litvanya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Malta, Bulgaristan ve Romanya’dır. AB Antlaşmasının ikinci maddesinde AB’nin temel değerlerinden bahsedilmektedir. Bu madde; ‘‘Birlik, insan onuruna saygı, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve azınlıklara mensup kişilerin hakları da dahil olmak üzere insan haklarına saygı değerleri üzerine kuruludur. Bu değerler, çoğulculuk, ayrımcılık yapmama, hoşgörü, adalet, dayanışma ve kadın-erkek eşitliğinin hakim olduğu bir toplumda üye devletler için ortaktır.’’

Avrupa Birliği’nin temel politika ve hedefleri;
- Bölgesel huzuru ve refahı sağlamak
- Uluslararası alanda ve üye ülkeler arasında güçlü ve etkili bir politika aktörü olmak
- Avrupa Birliği üye devletleri vatandaşlarının ülkelerinde ki özgürlük, demokrasi ve adalet gibi insan haklarını teminat altına almak
- Hızla artan çevre kirliliğinin önüne geçmek
- Dil, din ve ırk ayrımı yapmaksızın tüm ayrımcılıkları birlik içerisinde ortadan kaldırmak
- Üye devletlerin ekonomik kalkınmalarını sağlamak
- Üye devletlerin enerji ihtiyaçlarını karşılamak için alternatifler sunmak
- Üye devletler arasında sosyal, ekonomik ve hukuksal uyumu sağlamak
- AB üyesi devletlerde istihdamın ve sosyal korumanın artırılmasına katkıda bulunmak
- Bahsedilen bu hedeflere ulaşmak için Avrupa Birliği bölge içerisinde tüm devletleri bir araya getirip birlikte hareket edebilmelerini ve ortak politikalar üretebilmelerini sağlamaktadır.
HALİS AKÜZÜM
KAYNAKÇA
- Akçay, E , Argun, Ç , Akman, E . (2016). AB’nin Tarihsel Gelişimi Ve Ortak Dış Ve Güvenlik Politikası, Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, 3 (4), 117-131 .
- Bozkurt, Veysel (1993), Avrupa Birliği, Bursa, Ezgi Kitabevi.
- Dinand, Desmond, (2005), Avrupa Birliği Ansiklopedisi, Hale Akay (çev.), 1. Baskı, İstanbul: Kitap Yayınları.