NATO tam adıyla Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü, kurulduğu 1949 yılından beri Avrupa’nın güvenliğini sağlayan en önemli etken oldu. Son yıllarda ABD’nin eski başkanı Trump ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un açıklamaları ile geleceği tartışılan örgüt, Rusya Ukrayna savaşı ile yeniden Avrupa güvenliğindeki merkezi yerini aldı. Kuruluşunda 12 üye olan örgütün üye sayısı zaman içerisinde 8 genişleme dalgası ile 30’a çıktı.
“FİNLANDİYALAŞMA TARİH OLDU”
Rusya’nın Donetsk ve Luhanks bölgelerini bağımsız birer dvlet olarak tanıması, dünyada deprem etkisi uyandıran gelişmeleri tetikledi. Avrupa’nın ABD ve dolayısıyla NATO’dan daha bağımsız hareket etmeye niyetlendiği bir zamanda savaş çıktı. Böylece Avrupalı devletler güvenlik için çareyi yine NATO’ya sarılmakta buldu. Rusya Ukrayna savaşının etkisi o denli oldu ki, bir süredir üye olma talebinde bulunan Bosna Hersek, Gürcistan, ve Ukrayna’ya iki ülke daha eklendi. İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın agresif politikasından çekindiler, böylece benimsedikleri askeri tarafsızlığı bırakarak NATO üyesi olma kararı aldılar. Bu karar Uluslararası İlişkiler literatüründe “Finlandiyalaşma”(Finlandization) olarak ifade edilen dış politika tercihinin, tarih sayfalarındaki yerini almasına neden oldu. İki ülkenin üyelik talebi Türkiye’nin de aktif rol oynadığı bir süreci ateşledi. Devletler arasında karşılıklı açıklamalar yapıldı, beklentiler ifade edildi…. Diplomasi trafiği hızlandı. Ancak iç ve dış siyasetin yoğun temposu, sürecin teknik işleyişini geride bıraktı. Bu yazı ile biraz daha sürecin arka planına, teknik boyutuna odaklanmayı hedefliyoruz. Kısacası “Peki NATO’ya üyelik süreci nasıl işliyor?” sorusuna cevap verme arzusundayız.
“ ’AÇIK KAPI’ POLİTİKASI BULUNUYOR, HER ÜYENİN ONAYI GEREKİYOR”
NATO, ittifakın kurucu anlaşması olan Washington Antlaşması’nın 10. maddesi uyarınca “açık kapı” politikası uyguluyor. Bu maddede NATO üyesi ülkelerin herhangi bir Avrupa ülkesini ittifaka katılmaya davet edebileceği belirtiliyor.
NATO’YA üyelik için tüm üye ülkelerin onayı gerekiyor. Herhangi bir üyenin olumsuz oy vermesi durumunda üyelik süreci askıya alınıyor. Nitekim Kuzey Makedonya, Yunanistan’ın veto etmesi nedeni ile uzun yıllar NATO’nun bir parçası olamadı. Tam olarak aynı değerlendirilemese de benzer bir senaryo Türkiye’nin, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine karşı koyduğu blokajda görüldü.
“ÜYELİK İÇİN 7 AŞAMALI BİR SÜREÇ GEREKİYOR”
Örgüte yeni bir üyenin katılması, normal şartlarda 7 büyük aşamadan oluşan uzun bir süreci ifade ediyor. Bu aşamalar NATO’nun resmi internet sitesinde paylaşılmış durumda.
İlk olarak NATO üyeleri bir ülkeyi örgüte davet etme konusunda mutabık kalmaları gerekiyor. Mutabık kalındıktan sonra NATO uzmanları ile davet edilen ülkenin temsilcileri Brüksel’de bir araya geliyor. Görüşmelerde davet edilen ülkenin NATO’nun siyasi, hukuki, ekonomik ve askeri şartlarını karşılayıp karşılamadığı, yükümlülüklerini yerine getirip getiremeyeceği müzakere ediliyor. Ülkenin ekonomik ve askeri büyüklüğüne göre NATO’nun ortak kuvvetlerine ve ortak bütçesine sağlayacağı katkı görüşülüyor. İhtiyaç halinde davetli ülkenin yapması gereken reformlar belirleniyor.
Bir sonraki aşamada,, davet edilen ülke dışişleri bakanı aracılığı ile NATO Genel Sekreteri’ne resmi niyet mektubu gönderiyor. NATO üyeliğinin yükümlülüklerini kabul ettiğini ve üzerine düşen taahhütleri yerine getireceğini bildiriyor. Reform olması durumunda reform takvimini iletiyor.
Üçüncü adımda NATO, Washington Antlaşması’na ilave katılım protokollerini hazırlıyor. Böylece ittifakın kurucu anlaşması nispi olarak güncellenmiş oluyor. Bu protokoller, NATO ülkeleri tarafından imzalanıyor.

Dördüncü aşamada protokollerin mevcut NATO üyesi ülkeler tarafından kendi ulusal yasaları ve bürokrasileri uyarınca onaylanması gerekiyor. Yani bu aşamada Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu iki ülkenin üyeliği için toplanacak. Türk iç hukuku gereği, uluslararası antlaşmaların kanun olarak kabul edilmesi gerekiyor. Bir diğer ifadeyle TBMM’nin her iki ülkenin üyeliği için kanun çıkarması lazım. Bunu Türkiye’nin bu aşamaya kadar veto hakkının devam ettiği ve iki ülkenin üyeliğini hala engelleyebileceği şeklinde yorumlayabiliriz.
Beşinci adımda ise tüm üye ülkeler, kendi onay süreçlerini tamamladıktan sonra Washington Antlaşması’nı saklayan ABD’ye yeni üyenin katılımını öngören protokolleri kabul ettiklerine dair bildirim yapıyor. Bunun üzerine NATO Genel Sekreteri “aday” ülkeleri Washington antlaşmasına katılmaya davet ediyor.
Altıncı adımda aday ülke kendi iç hukukuna dayanarak Washington Antlaşmasını onaylıyor ve Antlaşmaya katıldığını teyit ediyor.
Yedinci ve son aşamada ittifakın yeni üyesi kendi ulusal yasal sürecini tamamlayarak katılım belgesini Washington Antlaşması’nı saklayan ABD’ye teslim ediyor ve NATO üyesi oluyor.
Görüldüğü üzere süreç yoğun bürokrasi içermekte, o nedenle iki ülkenin üyelik sürecinin zaman alacağı aşikâr. Ancak daha hızlı bir sürecin yürütülüp yürütülmeyeceğini ise zaman gösterecek.
İhsan Kayra
KAYNAKÇA
https://www.nato.int/cps/en/natolive/topics_49212.htm
FOTOĞRAFLAR