ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

Uluslararası hukukta devlet dışındaki birimler arasında yer alan uluslararası örgüt kavramı, 1648 Westphalia Antlaşması sonrasında ulus devletlerin ortaya çıkması ve uluslararası sisteme hakim olmasıyla dünyamıza girmiştir. 19. Yüzyılın başından itibaren, küreselleşmenin artmasıyla ulus-devletlerin yaygınlık kazanması ve devletler arası ilişkilerin barışçıl politikalarla yürütülmek istenmesi uluslararası örgütlerin yaygınlığını arttırmıştır. Uluslararası örgüt kavramının birçok tanımı söz konusudur. Ancak genel olarak bakıldığında uluslararası örgütler, en az üç devlet arasında genellikle ulus-devlet eliyle uluslararası hukuk zemininde kurulan, antlaşmalar ile belirlenen çalışma alanında kendi ilke ve amaçları çerçevesinde faaliyet yürüten ve kendine has yapısıyla organları bulunan uluslararası hukukta tüzel kişiler olarak tanımlanmaktadır. Bir başka ifadeyle, belirli bir kurumsal yapılanmayı ve sürekliliği içeren tüzel kişiliklerdir. David Mitrany’e göre uluslararası örgütler, uluslararası düzeyde işbirliği yapılmaksızın gerçekleştirilmesi imkânsız olan işlevler üzerine kurulmuş, gelişen teknolojinin meydana getirdiği karşılıklı bağımlılık olgusunun bir sonucudur. Rothwell ise uluslararası örgütlerin birden fazla devletin karşılıklı, çok yönlü işbirliğiyle karşılanabilecek ihtiyaçların giderilmesi için ortaya çıktığını ifade etmektedir. Ayrıca Michael Barnett ve Martha Finnemore, Rules forthe World: International Organizations in Global Politics (2004) adlı eserlerinde uluslararası örgütleri rasyonel ve hukuksal otoriteleri olan “bürokrasiler” olarak tanımlamak kaydıyla uluslararası örgüt kavramına çok önemli bir boyut kazandırmışlardır. Burada Barnett ve Finnemore’u diğer akademisyenlerden ayıran en temel unsur uluslararası örgütleri başlı başına birer aktör ve otorite olarak tanımlamalarıdır.

Uluslararası örgütler güvenlik, barış, çevre, sağlık, eğitim, adalet, hukuk, iletişim ve birçok alan ile ilgili konularda kurulabilir. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Dünya Sağlık Örgütü ve İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere birçok uluslararası örgüt mevcuttur. Uluslararası örgütlerin meşruluğunu tesis eden en önemli faktörlerden biri, bu örgütlerin amaca yönelik gerçekleştirdiği hizmetler ve faaliyetlerdir. Uluslararası örgütler, ulus-devletler için geçerli olan egemen bir otoriter yapıya sahip değillerdir. Herhangi bir otorite olduğundan bahsetmek gerekirse bu otorite, ancak devletlere yönelik bir otoritedir. Uluslararası örgütlerin üyeleri bireyler değil genellikle devletlerdir. Bu örgütler, gündemi belirleme ve ortak karar alma sürecinde ittifak oluşturmada önemli rol oynamaktadırlar. Ayrıca siyasal inisiyatif kullanma ve bağlantı stratejisi uygulamada zemini olarak da zayıf ve küçük devletler üzerinde büyük etkiye sahiptirler. Devletler, kendilerinin kurduğu veya taraf olduğu uluslararası örgütleri bir şekilde araçsallaştırmakta ve bazı kritik olaylarda arayüz olarak kullanmak istemektedirler. Bir işbirliği ve ortak çözüm mekanizması olarak da tanımlanabilen uluslararası örgütleri genel olarak askeri ittifaklar, ekonomik işbirliği ve teknik-ortak sorunları düzenleyen örgütler olmak üzere üç başlık altında toplamak mümkündür.

Uluslararası örgütlerin kurumsal yapısını sağlaması ve çalışma düzenini kurabilmesi için bazı gerekli birimler ve ihtiyaçlar söz konusudur. Örgütlerin belirli bir genel merkez tesisi bulunması gerekmektedir. Bu merkezden birimlerini ve yapılan faaliyetlerini kontrol etmektedir. Örgütlerin uluslararası hukuk tüzel kişiliğini sağlayan, gösteren ve temsil eden genel sekreterlik birimi vardır. Kuruluşlardaki görevliler genel olarak üye devletler tarafından seçilen temsilciler, dışişleri bakanları ve hükümet mensupları olabilir. Kurucu antlaşma metninin yürürlüğe girmesiyle resmen kurulan uluslararası örgütler, öngörülen organların oluşturulması ve toplanmasıyla da fiilen çalışmaya başlar. Uluslararası örgütler, karar yeter sayısı olarak da bilinen gerekli asgari olumlu oy sayısının ne olacağını genelde her bir organları ve hatta organların yetkisinde olan farklı konular için ayrıca özel olarak belirlemektedir.                                                                                                                       

Uluslararası Örgütlenme Teorileri                                                                                                

Teorik çerçeve, dünyaya karşı bakış açımızı kolaylaştıran ve bizlere inceleme yöntemi sunan, bazı doğruların belirli bir düzene koyulması olarak tanımlanabilmektedir. Teoriler uluslararası örgütlerin görev ve rolleri üzerine farklı yaklaşımlar ortaya koymaktadır. Çünkü teoriler uluslararası sistemin yapısına ilişkin ve bu sistemde eylemlerin kaynağına ilişkin telakki farklılıkları barındırırlar.  Realizm ve Liberalizm en önemli teoriler arasında yer almaktadır.                                                                                                                                

Realizm’in Uluslararası Örgütlere İlişkin Yaklaşımı: Realizm’e göre anarşi ortamının sonucu olarak ortaya çıkan uluslararası sistemin asıl öznesi devletlerdir. Realistler uluslararası işbirliğinin kırılgan bir yapıya sahip olduğunu ifade etmektedirler. Genel olarak Realizmi savunan düşünürler, uluslararası örgütleri emperyalist ve hegemon büyük güçlerin uluslararası politikalarda kendi çıkarlarını kontrol etmek için kurdukları kuruluşlar olarak görmektedirler.                                                                                                                       

Liberalizm’in Uluslararası Örgütlere İlişkin Yaklaşımı: Liberalizm’e göre uluslararası sistemin temel öznesi toplumdur. Liberalizmi savunan düşünürler, uluslararası örgütleri devletlerarası işbirliği, birtakım müzakere süreçleri ve ticaret gibi önemli alanlarda varlık gösterdiğini savunmaktadır. Aynı zamanda savaş ihtimalini azaltmak, ortak ilkelerin gelişimine katkı sağlamak ve adaletin tesisi için önemli çalışmalarda bulunulduğunu dile getirmektedir.                                                                                                                          

Uluslararası Örgütler ve Güvenlik İlişkisi                                                                             

Uluslararası örgütlenmede güvenlik konusu, teknik ve ekonomik işlevsel örgütlenme kadar önemli ve eskidir. Uluslararası ilişkilerde, savaş gibi sorunlara çözüm getirmek ve işbirliğini kolaylaştırmak üzere kurulan ilk uluslararası örgütler, uluslararası sistemin anarşik doğasından kaynaklanan güvenlik sorunu etrafında şekillenmiştir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Birleşmiş Milletler’in temel amacı, “uluslararası barış ve güvenliği korumaktır” (Orallı, 2014, s.112). BM, Milletler Cemiyeti’nin sınırlılıklarını aşmak için kuvvet kullanımını yasaklamıştır. Bu yasağın tek istisnası meşru müdafaa ve uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden unsurları ortadan kaldırmak için BM Güvenlik Konseyi kararıyla kuvvet kullanımıdır.

KAYNAKÇA

Ensar, M. (2012) Uluslararası Sistemde Uluslararası Örgütlerin Rolü İslam Konferansı Örgütü Örneği, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi.         

Orallı, L. E. (2014). Uluslararasi Hukukta Ve BM Sisteminde Askeri Müdahale Olgusu . TESAM Akademi , 1 (1) , 102-127.

Özdan, S. (2018). Uluslararası Örgütlerin Meşruluğu Üzerine: De Facto Otorite . Akademik Hassasiyetler, 5 (10) , 123-144

Halis Aküzüm

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s